Metin2 Hileleri | Oyun | Video | Resim | Music | Haber | Otomobil...Ve Dahası!
Yeniden, yeni yüzle 2022'de Sizlerle Smile

Join the forum, it's quick and easy

Metin2 Hileleri | Oyun | Video | Resim | Music | Haber | Otomobil...Ve Dahası!
Yeniden, yeni yüzle 2022'de Sizlerle Smile
Metin2 Hileleri | Oyun | Video | Resim | Music | Haber | Otomobil...Ve Dahası!
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
||HABERCİ||
||HABERCİ||
Ayın Üyesi
Ayın Üyesi
Mesaj Sayısı : 75
Puan : 166
Tesekkür : 10
Kayıt tarihi : 25/10/09
Yaş : 33
Nerden : _?_ankara_?_

Dünyada öne çıkan köşe yazıları Empty Dünyada öne çıkan köşe yazıları

Paz Ekim 25, 2009 2:34 pm
The Jerusalem Post
gazetesi yazarı Morozov nükleer güce sahip bir İran'ın Türkiye'yi de
tehdit ettiğini yazdı. İşte dünyanın önde gelen basın organlarında 13
Ekim tarihinde öne çıkan güncel köşe yazıları:


The Jerusalem Post



Boris Morozov: Rusya neden İran’ın bomba yapmasından korkmuyor ve hatta ona yardım ediyor?

1) Rusya'nın İran’da güçlü bir istihbaratı var.

2) İran esas olarak İsrail, Suudi Arabistan ve Türkiye’ye tehdit. Bu
bölgesel gerilimi artıracak ve Rusya’nın buradaki pozisyonunu
güçlendirecek.

3) Rusya İran’la olan ekonomik ilişkilerinden vazgeçmek istemiyor
İran’da nükleer bir tesis kurulması Rusya’nın işine geliyor. Çünkü
Moskova İran’a hammadde ve mühimmat ile tüketim ürünleri satıyor.

4) İran, Taliban ve Kuzey Kafkasya’da Rusya’ya ciddi bir tehdit olan Vahabiler gibi Selefi Sünni radikallere karşı.

5) Rusya ve İran dünya petrol piyasasının önde gelen tedarikçilerinden.
Bölgede gerginliğin artması petrol fiyatlarının yükselmesi anlamına
geliyor. Ayrıca Rusya genel olarak yaptırım fikrine inanmıyor.



The New York Post



Amir Taheri: Irak’ta üç ay sonra yapılacak seçim bölgenin ve buradaki
Amerikan rolünün kaderini çizebilir. Maliki, Caferi ve Allavi’nin
öncülüğündeki üç kamp öne çıkıyor.



Maliki etnik ve mezhep bağlarının üstüne çıkmayı ve güvenliği vaat
ederken bazı Sünniler ve Kürtlerin desteğini alıyor. Caferi ise İran’ın
adayı. Sadr da burada. Allavi’yi ise laikler ve Arap devletleri
destekliyor. Kürtler bölünmüş durumda. Barzani Maliki’yi
destekleyebileceğini söylerken, Değişim Partisi de İran hakimiyetine
karşı.



Talabani’nin partisi ise ABD liderlik gösteremiyorsa Kürtlerin Arap
milliyetçiliğine karşı İran’a bakması gerektiğini savunuyor. Kürt
Hizbullah’ı da İran’dan yana. Bu genel durumun arkasında Obama’nın
Irak’tan hızla çekilebileceği düşüncesi var.



Amerikan yanlısı Iraklı politikacıların eli zayıflıyor. Caferi
kendisini iktidardan ABD’nin düşürdüğünü, Sadr ise Amerika’yı
kendisinin kovduğunu iddia ediyor. Kürtler bile artık Amerikan karşıtı
bir hava kazanmak için eski sosyalist geçmişlerine atıf yapıyorlar.



Maliki ABD’nin adamı olarak görünmekten korktuğu için Irak-ABD
anlaşmasını referanduma sunmaya çalışıyor. İran ise Maliki’yi yenmek
için para, siyasi sermaye, istihbarat ne gerekirse kullanmaya kararalı
görünüyor. Buna Irak’ın suyunu kesmek ve Sistani’ye baskı yapmak da
dahil. Son yoklamalarda Maliki’nin oyu yüzde 51 görünüyor. Obama işi
biraz sıkı tutsa Irak hala kazanılabilir.



Financial Times



Gideon Rachman: Evet Obama kelebek gibi uçuyor ama yumruklarını daha
sert vurmalı. Zayıf bir başkan olduğu düşüncesi tehlikeli bir şekilde
yayılıyor. Nobel kazanmanın faydası olmaz. Şimdi hasımları bu ödülle
onun “hiç bir şey başarmadan alkışları toplayan”, sürekli özür dileyen,
içeride değil dışarıda sevilen, tereddüt içinde, zayıf ve “yalancı bir
Mesih” olduğunu iddia ettiklerinde ne kadar haklı olduklarını
söyleyecekler. Önde gelen bir Avrupalı politikacı Obama’nın Ortadoğu’da
zayıf bir portre çizdiğini ve “eğer yeni yerleşim bölgeleri olmayacak
diyorsa olmamalı” sözleriyle belirtiyor.



Barış süreci ve İran’la ilgili vaat edilen değişim gelmedi.
Afganistan’la ilgili kameraların önünde bir kararsızlık yaşanıyor.
Sağlık reformu çok yavaş ilerliyor. Obama “nutuk atarak problemler
çözülmez” dedi ama kendisi nutuk atmaktan dışında pek bir şey yapmıyor.




Ama haksızlık da etmeyelim; Bush ona çok kötü bir “el” bıraktı (iki
savaş, ekonomik kriz ve sevilmeyen bir Amerika). Clinton da iyi
başlamayıp sonra toparlamıştı. Obama’nın en azından henüz fiyasko
denebilecek bir hatası yok. Hem Hamlet gibi kararsız olmak ve mantıklı
olmaya çalışmak Bush gibi “içgüdüleriyle” hareket etmekten iyidir.



Ancak siyasette hız da önemlidir. Barış için çaba sarf etmek iyi bir
şeydir ama ABD Başkanı bir an önce hızla kazanabileceği bir kavga
başlatmalı. Sadece sempati değil korku da yaratabilmeli.



Başyazı: Finans krizinden ve ekonomi bilim dalının yaşadığı güven
bunalımından sonra bu yılki Nobel ödülü bu branşın hala ışık
tutabileceği önemli hakikatler olduğunu gösterdi.



The Wall Street Journal



Roger Bate: Mutluluk gayrisafi yurtiçi hasıladan (GSYH) öte bir şeydir.
Ölçülmesi kolay değildir. Robert Kennedy, GSYH’nin hayatı yaşanmaya
değer kılan şeyler hariç her şeyi ölçtüğünü söylemişti. GSYH sağlık,
güvenlik ve özgürlük gibi önemli şeyleri ölçmüyor. Önemli ama aynı
zamanda ölçülebilir şeylerden oluşan yeni endeksler geliştirmek mümkün.




Zachary Karabell: ABD’nin Çin’e bu kadar borçlu olmasının muhtemel
sonuçları karar alıcılar tarafından bile tam anlaşılmıyor. Borç bir
süper güç için gerçek bir engel olabilir. Zamanında İngiltere’nin
başına ne geldiğini unutmayalım: İmparatorluğu, güçlü bir ordusu ve
dünya ticaretinde merkezi bir konumu vardı ama borç bunların hepsini
yedi. Amerika dünyada büyük çaplı bir rekabet yaşamaya alışık değil.
Ayrıntıları aşıp büyük resmi görmez, kendimizi toplamaz, yeni ürünler
ve fikirler üretemezsek, güce ve başarıya “aç” ve dinamik Çin’in bizi
geride bırakması kaçınılmaz olur.



Michael Auslin: Yeni Japon hükümeti ile beraber Asya Birliği söylemi
yine dillendirilir oldu. Bölgedeki ülkelerin farklı ekonomik ve siyasi
sistemlere sahip olması Avrupa Birliği tarzı bir entegrasyonu imkansız
kılıyor. Pekin, Avustralya ve Hindistan gibi demokratik ülkeleri böyle
bir sürece katmak istemiyor. Pekin daha küçük ve kontrol edebileceği
bir yapı istiyor.



Asya’da denenip yarım kalmış çok sayıda bölgesel girişim oldu. Çünkü
amaçlar ve öncelikler tanımlanamadı ve bunları gerçekleştirecek
mekanizmalar kurulamadı. Asya’daki bütünleşme denemeleri Amerikan
faktörünü dikkate almadıkları için genelde başarısız oluyor. Bölgedeki
en büyük güvenlik sağlayıcı aktörün ABD olduğu unutulmamalı.



Los Angeles Times



Richard Fontaine ve John Nagl: Gerilla ile mücadelede meşru bir
hükümetin elzem olduğu varsayımı ve Afganistan’da bu olmadığı için
başarı şansı olmadığı iddiası gerçekleri yansıtmıyor. Seçime gölge
düşmüş olması işimizi zorlaştırır ama başarıyı imkansız kılmaz.
Afganistan’da başarı şansı Irak’a göre daha fazla. Irak’ta Sünnilere
Şii çoğunluğun hakimiyetini kabul ettirmek gerekiyordu. Afganistan’da
ise insanları Taliban’a yaklaştıran böyle bir etnik faktör yok.



Yoklamalar halkın büyük oranda Taliban ideolojisine ve örgütün tekrar
iktidara gelmesine karşı olduğunu gösteriyor. Taliban’ın başarısı kendi
meziyetlerinden çok Afgan hükümetinin yaptığı hatalardan kaynaklanıyor.
Hükümete yerel düzeyde yönetişim ve refahın artması konusunda yardım
etmeliyiz. Bu da ancak yavaş yavaş gerçekleşebilir. Gerilla ile
mücadele zahmetli ve maliyetli bir şeydir. Panikleyip kaçmamalı ve
sabırlı olmalıyız.



Foreign Policy



Michael Scheuer: Afganistan’da ya “oyunu sertleştirmeliyiz” ya da eve dönmeliyiz. Arası yok.



Yedioth Ahronoth



Dan Schueftan: Filistinliler kendilerini “mutlak kurban” olarak görmeye
alıştılar ve siyasi olarak bir türlü olgunlaşamıyorlar. Bu kültür öyle
kapsayıcı ki sorumlu davranmaya çalışanları bile etkiliyor. Radikaller
hep kazanıyor.



Yoram Ettinger: Nobel ödülü ABD dış politikasını Avrupaileştirme amaçlıdır.



Christian Science Monitor



Nathan Stock: Ya Hamas’ı muhatap kabul edeceğiz ya da ileride daha radikal örgütlerle baş etmek zorunda kalacağız.



HÜRRİYET
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz